Paylaş
"AŞK'a uçma, kanatların yanar..

[Sadi Şirazi]

"AŞK'a uçmadıktan sonra, kanatlar neye yarar.?.

[Mevlana k.s.]

"AŞK'a vardıktan sonra, kanadı kim arar.?.

[Yunus Emre]
Paylaş

“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”


Can YÜCEL

Paylaş

Kaldır kadehi ey sevgili,
Önce gelişine,
sonra gidişine...
Dibini bulunca gelmişine geçmişine...!

CAN YÜCEL
Paylaş
Neden hayatında biri yok diye soranlara:


Hani bazen durakta belli bir otobüsü...


beklersiniz ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.

...
Bu arada başka alternatifler de geçer ama binmezsiniz.

Ne de olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz.

Sormayın artık bana.!

Herhangi biriyle değil,

beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!..

Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda...

Can YÜCEL
Paylaş
Başlayalım Seninle
              Başlayalım seninle sevgilim... Sen belirsiz bir zaman dilimi ben ise o zamanda kaybolmuş bir serseri. Dinlediğim en güzel şarkı değildin sen ben seni duyduktan sonra dinlemeyi bıraktım rüzgarın sesini bile. Rüzgar demişken hatırlar mısın ilk tanışma fırsatını yakaladığım günü nasılda rüzgarlıydı hava sanki içimdeki fırtına dünyaya vurmuş. İşte bu fırtına sürükledi beni sana sanki aldı benliğimi yerine koydu seni.
                İşte geldim kapına sevgili. Seni senden değil kendimi senden istemeye geldim güzel yüzlü. Nasıl başlasam bilemiyorum. Bir şiirleme gelsem kapına yoksa bir buket çiçekle mi? O zman gelir misin benimle yani diyorum ki bi çiçekle kandırır mıyım seni. Bence yaparım çiçek çok bile hatta beni görünce senin çözülürmü dizinin bağları. Yerden ayrılmış gibi olur musun, uçar mısın mutluluktan havalara sırf ben geldim diye.
                Başlamak istiyorum seninle sonu olmasın, sonumuz olmasın işte anla. Yum gözlerini benimle geçmiş geride kaldı ileriyi ise düşünme bugünü yaşa mutlu ol benimle.

Paylaş
                Kimselere anlatamadım ..kendime bile ..ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni.
NAZIM HİKMET RAN
Paylaş
'' Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye İşte ben onlardan değilim Ben sensiz de yaşarım; Ama seninle bir başka yaşarım... ''

Nazım Hikmet Ran
Paylaş
Makyajı akıyor farkının,herkesleşiyorsun...(Özdemir Asaf)
Paylaş
Sen'' gelecek yerden 'aşk' esirgenmez diye öğretti atalarım,
Ummadığın 'aşk', 'kalp' yarar onu da bilirim..
Ama 'aşk' ekersen 'ayrılık' biçersin demediler ki bana..!!

'Kahraman Tazeoğlu'
Paylaş
'' Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın..
Keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım..
Keşke senin adın yalnızlık olsaydı
ve ben hep yalnız kalsaydım..."

ÖZDEMİR ASAF
Paylaş
''YORMAK istemiyorum artık kimseyi YORGUNUM zira..!!!
''Kelimeleri yanyana getiresim yok KENDİMİ anlatmak için... Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için...
''Hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim...

~Can Yücel~

HER HAYKIRIS BİR UMUT'tur

Paylaş

           Yaşamak yürek ister; belki de bu yüzden dünyaya gelenlerin çok azı yaşar. Çoğunluğu yalnızca yaşadığı günü kurtarır, var olmakla yetinir ve kendi varlığı altında ezildikçe ezilir.Değiştiremeyeceği gerçekleri olduğu gibi kabul etmek ve bu değişmezlikten kendine yeni bir yaşam sevinci yaratmak da yürek ister; değiştirebileceğini değiştirmeye çalışmak da. Sanıldığı gibi insanı korkutan; dünya, zorluklar, yaşam koşulları ya da başkaları değildir. İnsan en çok kendisinden korkar; kendi duygularından, kendi güçsüzlüklerinden, kendi zaaflarından, kendi acılarından, kendi coşkularından ürker.Yaşama her dokunuşunda, duygularının alevlenip kendisini yakacağından çekinir. Onun için kaçar yaşamdan, aşktan kaçar, öfkeden, hareketten, sevinçten, kendisinden kaçar. Korku yüzünden yaşanamamış bir yaşamı ellerinde taşımaktan yorularak, kendisine uydurduğu bin bir türlü mazeretle yaşama arkasını dönmeye, gizlenmeye uğraşıp, gizliden gizliye yok olmaya çabalar.Korku kendine acımayı getirir; kendini zavallılaştırmaya baslar yaşamdan korktukça. Yaşamla yüz yüze gelmektense ağır ağır erimeyi tercih eder. Korktukça azalır gücü; korkuyla yaralanan bedeni artık en küçük bir dokunuşta acıyla inler. Her acıda korkusu biraz daha artar ve girdap gibi çeker içine güçsüzlük onu. Kendi korkusuna kalkıp kader der sonra, korkuyu değiştirilmez bir gerçek, alnına yazılmış bir yazgı olarak görür. Yeni bir aşkın düşüncesi bile titretir onu. Kalabalıktan korktuğu kadar yalnızlıktan da korkar.Hayatın hiçbir haline dayanamaz durumlara gelir. Sırtında yaşayamadığı hayatı, önünde yaşanacak günleriyle, kendi geçmişiyle geleceği arasında sıkışır kalır artık.Kendi duygularıyla kuşatılır; döndüğü her yanda bir düşman gibi kendi duyguları çıkar karşısına. Şu yana dönse orada bir mutluluk vardır ama o mutluluğu değil mutluluğun arkasında gölgesi sezilen acıyı görür. Bu yana döndüğünde bir isyanın şevki vardır ama o isyanın çekiciliğini değil o isyan için ödenecek bedelin ağırlığının fark eder. Beri yanında bir aşk bekler onu ama o aşkın arkasından gelebilecek terk edilme ihtimaline diker gözlerini.Her kıpırtıyla örselenebileceğinden çekindiği için kıpırdayamaz bile yerinden; yaşama yaklaşabilmek için bir tek adım bile atmaya yetmez cesareti. Ona sevinci gösterseniz; "ya sonra" diye sorar! Aşkı gösterseniz, gene ayni sorudur onun aklini kurcalayan; "ya sonra"! Öfke, coşku, dostluk, sevişme, başkaldırı, direnme hep aynı soruyu sürükler peşinden; "ya sonra". Bilinmeyen bir "ya sonra" için bilinenlerin hepsini ıskalamayı kabullenir. Ama ne garip, duygularından, yaşanacakların sonrasından korkanlar, acıdan sakınanlar çeker en büyük acıyı. Yaşanmamış bütün duyguları zehirli sarmaşıklar gibi boy atıp ruhlarına dolanır. "Sonrası umurumda bile değil" deyip yaşamla kucak kucağa gelenlerden çok daha fazla yarayı yaşayamadıkları için alırlar. Yakınıp dururlar; çektikleri acılardan söz ederler.Acıyı da çekerler gerçekten ama acıdan korktukları için bunca acıyı çektiklerini görmezler bir türlü. Yaşamanın cesaret istediğini fark edemezler. Onun için çok az insan yaşar; çoğunluk yalnızca gününü kurtarır. Yaşanmamış günlerin altında inleyen çaresiz bir köle gibi yitik bir hayatı taşır güçsüz omuzlarında.Kendi gerçeklerimiz, kendi duygularımızdır bizi böylesine ürküten; çatal diliyle tıslayan bir yılan görmüş tavşan gibi kendi kendimizi hareketsiz bırakan. Ve ne kadar çok korkarsanız, korkunuz o kadar artar. Ne kadar yaşarsanız, cesaretiniz o ölçüde bilenir. Yaşayamıyorsanız eğer, bu başkalarından dolayı değildir. Sizi güçsüzleştiren, sizi çaresizleştiren, sizi isyanlardan alıkoyan, değiştiremeyeceklerinizi kabul etmenize engel olan, değiştirebileceklerinizin üstüne gitmenize izin vermeyen, sizi yaşatmayan, sizin kendi korkularınızdır.YAŞAMAK YÜREK iSTER ÇÜNKÜ...

Oscar Wilde

Bilmediğim Başlangıcın Tahmin Edilemez Sonu

Paylaş
       
Yumuk gözler açılırken dünyaya, bir ömürden başka bir ömre geçiş aslında. Anne karnında mı başlar hayat yoksa ilk ağlayışla mı? Ya da kendini tanıdıktan sonra akan ilk gözyaşı ile mi…
Aslında hepsi bir başlangıçtır aynı zamanda bir son. Küçük bir hücre olarak başlar takı doğuma kadar yani ilk ağlayışa kadar sanki istemezmiş gibi dünyayı. Bu bir son aynı zamanda bir başlangıç değil mi sonun başlangıcı.
                Küçük eller var bedenimde bakamıyorum dünyaya tek derdim pislettiğim altım acıkan karnım ve bazen de biraz gaz birikimi. İşte bu evrede dertlerim bedenime büyük ağlamak istiyorum. Biraz büyüyorum nasıl olduğunu anlamadan zaman durmuyor, tüm saatlerin ayarını bozsam güneşe nasıl engel oluyum. Bilmiyorum başlangıcımı hatırlamıyorum normal değil mi sizce başlangıcı bilmemek? Belki sizin için başlangıç şimdidir belki dündü kim bilir belki sizin başlangıcınız yarın. Bilmiyorum demi akıp giderken zaman biz onun piyonları o yazıyor biz oynuyoruz. En güzel sinema filmi en güzel oyuncu en güzel rol… Hepsi bizde toplanmış. Bilmediğimiz bir başlangıç var ve koşuyoruz. Nereye mi?  Tahmin edemeyeceğimiz bir sona. Ne zaman nerde bitecek bu film bilmiyoruz.
Sona koşarken zayıflıyor insan, kilo veriyor değil ruhu yaşadıklarını kaldıramıyor biraz fazla yük biniyor sanırım elimizde olmadan istemeden. Hâlbuki böyle olmaması lazım beden sona koşsa bile ruhun genç kalması gerekiyor. Ama neden otuz yaşındaki birinin bedeni dinç ama ruhu zayıflamış oluyor?  Çünkü bazı bedenler pardon bazı ruhlar işte bu başlangıcı ve sonu düşünüyor bazı genç kalmayı başaran ruhlar ise anı düşünüyor ve sonu yokmuş başı hiç olmamış gibi davranıyor işte burada ikiye ayrılış çarpıyor gözümüze.
Unutulmamalı her beden, her ruh, her canlı; eğer başlamışsa nefes almaya durduramıyorsa zamanı tutamıyorsa güneşi çok hızlı adımlarla koşar tahmin edilemez sonuna. Engel olmaya çalışma…

                                                                                                                                BAYRAM AKI
Paylaş
Göz gamın ne olduğunu bilseydi,
Gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
Padişah bu acıyı duysaydı;
Göz gece demez gündüz demez ağlardı,
Gökler yıldızlara, güneşle, ayla
Gece demez gündüz demez ağlardı.
Padişah bakardı ününe,
Tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
Gece demez gündüz demez ağlardı.

Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
Uçan kuş avlanacağını bilseydi,
Gerdek gecesi bu özlemi görseydi;
Gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
Uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
Gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı.

Zaloğlu bu zülmü görseydi,
Ecel bu çığlığı duysaydı,
Celladın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
Ecel bakardı kendine ağlardı,
Cellat, yüreği taş olsa, ağlardı.




Kumru, başına geleceği duysaydı,
Tabut, içine gireni bilseydi,
Hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
Kumru selviden ayrılır ağlardı,
Tabut omuzda giderken ağlardı
Öküzler, beygirler, kediler ağlardı.

Ölüm acılarını gördü tatlı can,
Koyuldu işte böyle ağlamaya.
Olanlar oldu, gitti dostum benim.
Şu dünya bir altüst olsa, ağlasa yeri var.
Öylesine topraklar altında kalmışım..






                                 MEVLANA

Sohbet :)